İngilizler, Kırım Savaşı sırasında, gerek tifüs, gerekse kolera vakalarından askerlerini korumak için dünyada ilk kez prefabrik seyyar bir hastaneyi Çanakkale Boğazı’nın girişinde, Erenköy Güzelyalı’da kurdu.
Osmanlı İmparatorluğu ile Rus Çarlığı arasında 1853 yılında başlayan kriz, Rus elçisinin İstanbul’u terk etmesi ile zirveye çıktı. Rus birlikleri 22 Haziran’da Eflak ve Buğdan’ı işgal etmeye başladı. Büyük devletler durumu görüşmek üzere Viyana’da bir konferans topladılarsa da konferanstan bir sonuç alınamadı.
Padişah arttan baskılar karşısında Rusya’ya bir nota vererek 15 gün içerisinde Eflak ve Boğdan’ı boşaltmasını istedi. Rusya notaya cevap vermeyince Osmanlı-Rus savaşı resmen başlamış oldu. Ruslar, Batum’a yardım götüren Osmanlı donanmasını 30 Kasım 1853’te Sinop açıklarında batırdı. İngiltere ve Fransa devreye girerek Rusya ile Osmanlı İmparatorluğu’nu uzlaştırmak istedilerse de başarılı olamadı. Rus birlikleri doğal sınır olan Tuna Nehri’ni aşarak Osmanlı topraklarında ilerlemeye başladı. Osmanlı İmparatorluğu, İngiltere ve Fransa ile ittifak antlaşması imzaladı. Avusturya İmparatorluğu da Tuna eyaletinden Rus kuvvetlerinin çekilmesi için bir antlaşma yaptı. Bu antlaşmalardan sonra İngiltere ve Fransa’nın Akdeniz filoları Çanakkale önlerine geldi. Gelibolu Yarımadası ittifak yapan bu devletler için bir üs haline geldi. Burada siperler kazmaya başladılar. Bu arada Hamzabey Koyu’nda müttefik askerleri için bir hastane yapıldı. Çanakkale’de de Nara’da Fransızlar bir hastaneyi faaliyete geçirdi. Savaş öncesi dünya ve Osmanlı veba salgını ile karşı karşıya kalmış ve bulaşıcı hastalıklar için ortak bir hareket tarzı belirleyerek, karantina uygulamasına başlamıştı. Böylece vebanın önüne geçilmişti.
Kolera ve tifüs salgını
Kırım Savaşı sırasında ise kolera salgını başlamıştı. Bir taraftan savaş sürerken diğer taraftan kolera ile mücadele ediliyordu. Akdeniz’e kıyısı olan tüm ülkelerde kolera salgını kol geziyordu. Kırım’a sevk edilecek Fransız askerlerinin Çanakkale ve Gelibolu’ya gelmesi ile Çanakkale’de de kolera vakaları hızla yayılmıştı. Osmanlı askerleri arasında tifüs de bir başka salgın hastalık olarak başlamıştı.
İngilizler gerek tifüs ve gerekse kolera vakalarından askerlerini korumak için dünyada ilk kez prefabrik seyyar bir hastaneyi Çanakkale Boğazı’nın girişinde Erenköy Güzelyalı’da kurdu. Hastanenin inşasıyla ilgili ilk öneri Ocak 1855’te gündeme gelmiş, hemen ardından hastane için uygun bir yer aranmaya başlanmıştı. Nisan 1855’te hastane için bir heyet bölgeyi gezerek, Erenköy mevkiinin hastane için uygun olduğu yönünde bir rapor hazırladı. Hükümete bağlı savaş ofisi ünü kıtaları aşan ve bugüne kadar gelen bir mühendis olan Isambard Kingdom Brunel’e hastane için teklifte bulundu. Plana göre hastane paralel iki sıra şeklinde yapılacak ve toplam 1.768 yatak kapasiteli olacaktı. Önerilen plan kabul edildi ve Mayıs 1855’te Çanakkale’de Erenköy mevkiinin 1.5 kilometre kuzey doğusunda hastanenin yapımına başlandı.
Erenköy Hastanesi’nin yapımı için bölgeye 8 ayda 23 gemiyle 11 bin 500 ton malzeme taşındı. İngiltere’den ilk malzeme gemisinin Erenköy’e ulaştığı tarih 8 Mayıs 1855’ti. Hastanenin yapımı çok kısa sürede tamamlanarak ağustos başında kullanıma hazır hale getirildi.
Hastanenin yöneticiliğine getirilen Dr. Edmund Parkes’in belirttiğine göre, Temmuz 1855’te hastane 300 yataklıydı, ağustosta yatak sayısı 500’e, 1856 Ocak ayında ise 1500’e kadar çıkarıldı. Kapatıldığı tarih olan Mart 1856’da hastane 2000 hasta kabul edilebilecek duruma gelmişti.
”Hastanenin çeşmeleri bile korunamamıştı”
Tarihçi ve müze sahibi Av. Ahmet Uslu, HİBYA muhabirine yaptığı açıklamada, ”Hastanenin modern sıhhi tesisatı ve sifonlu klozetleri vardı. Bu hastane Kırım’a savaşa gidecek askerleri tedavi etmek için açılmıştı. Prefabrik olarak yapılan hastanede sivil hekimler görev yapmaktaydı. Hastane planında hijyene büyük önem verildiği anlaşılıyordu. Koğuşlar hastaların yıkanabileceği şekilde yapılmıştı. Burası Üsküdar’daki hastaneleri rahatlatmak amacıyla yapılmış, ağırlıklı olarak nekahat dönemindeki hastalara hizmet vermesi düşünülmüştü.” dedi.
Uslu, İngiliz askeri çevrelerinden Erenköy Hastanesi’ne gelen olumlu referans sayısının yok denecek kadar az olduğuna işaret ederek, şöyle konuştu:
”Erenköy Hastanesi çok geç inşa edilmişti. Ayrıca burası Kırım’a çok uzaktı ve Erenköy Hastanesi yerine coğrafi yakınlığı nedeniyle Sinop Hastanesi’ne yönlendirildiler. Savaş boyunca hastane uygun şekilde kullanılamadı. Toplamda bu hastanede 1.400 kişi tedavi gördü ve en kalabalık olduğu zamanlarda bile hastanede bulunan hasta sayısı 642 kişi olarak kayıtlara geçti. 1856 Haziran’ından sonra Erenköy Hastanesi’ne hasta kabul edilmedi. Temmuzda son hasta da taburcu edildikten sonra hastane kapatıldı. Sıhhiye birliği komutanı Dr. John Hall, en başından itibaren kurulmasına sıcak bakmadığı Erenköy Hastanesi’ni bir başarısızlık olarak değerlendirmişti. Hastalar, gemilerle getirildikten sonra hastane ile Güzelyalı İskelesi arasına döşenen raylar yardımıyla atlar tarafından çekilen tramvaylarla hastaneye getiriyorlardı. Erenköy-Güzelyalı Hastanesi Kırım Savaşı sırasında cepheye sevke edilecek askerleri kolera ve tifüse karşı korumuştu. Dünyada ilk kez Erenköy-Güzelyalı’da kurulan prefabrik bulaşıcı hastalıklar hastanesi savaş bitiminde sökülerek taşınmıştı. Bu hastanenin kurucusu Spencer Wells tarihe geçmiş, hastanenin doktorlarından Parker ise hijyen profesörü unvanını almıştı. Dünyada ilk uygulaması olan bu hastanenin maalesef ne yerini ne de kıymetini bilen olmamıştır. Hatta öyle ki bu tarihi hastane için kurulmuş olan çeşmeler bile korunamamıştır. Çeşmelerin mermerleri kırılarak duvarda kullanılmıştır.”
Hibya Haber Ajansı