An ve şimdiye odaklandığımızı düşünelim; şimdi ve anda hiçbir şey bilmiyoruz. Doğa ve maddi olgular hakkında fikrimiz yokmuş gibi davranalım. Tinsel özellikler ve kuramlar ile ilgili düşüncelerimiz hem çok kısıtlı hem de anlam ihtiva etmeyecek kadar zayıf tasarımlara sahip olduğumuzu kabul edelim. Bu durumda insan, varlık olarak nasıl tanımlanırdı? Bu soruyla ilgilenirken yanıtını bulmak için zorlandığımı hissettim. Ancak aklıma psikanaliz geldi ve akıl yürütmek için tinsel teorinin en önemli aktörü olan kurmay başkanı (genelkurmay) ‘Psikanalizdir’ dedim. O halde insan sınırlı olanaklarla nasıl anlaşılabilir ve insan bir an dış dünyadan kendisini soyutladığında ve onun idealliği hakkında bir tasarımda bulunmamak üzere varlık ve var olma meselesini kendisine nasıl açıklayabilir?
Ana eylem ‘Metaforlar’dır diyorum. Metaforlar=İmgeleme eylemi ile insanın anda bir mana ifade ettiğini söyleyebiliriz. Madde ve mananın anlamı ve ona bir değer atfetmek ise psikanalizin işlevsel zaviyesinde yer alan ise imgelerdir diyebiliriz.
Salt aklın varlık sorunsallığı üzerinden imgeleme işlemi bir etki ve nedensellik serüvenine tabii olarak sonuçları itibarı ile tepkileri de ‘varlık’ın ana meselesi olarak karşımıza çıkmaktadır.
Çünkü insan, doğa olaylarını izlerken etki ve tepki yasasının işlevini az çok algılamış olduğundan, insanın imgeleme işleminin veya faaliyetinin, doğadaki olay ve olguların işlevi ile bağdaştığını ve benzerlikler taşıdığını görebiliriz. O halde İmgeleme bir doğa yasasıdır diyebiliriz ve Psikanalizde maddi bir olgu olarak doğanın bir parçası veya yansımasıdır. Psikanaliz tarihseldir ve insanı tarihin bir kanıtı olarak görür. Yaşanan ve yaşanmakta olan bir olayı açıklarken insan, imgeleme yapar ve onu kaydeder. Bu kayıt işlemi beyinde bir anı olarak veya kanıt olarak insanın bir öz hikayesini oluşturur.
Tüm imgeler, gelecek zaman içinde olsa bile, onlar şimdiki zamanın yasasında kalarak -insan kültürel bir varlık olsa bile- doğanın etki-tepki yasasına denk düşen imgeleme faaliyetinde yaşadığı etki-tepki eylemi ile tinsel olgu maddi alemin bir parçası olarak karşımıza çıkmaktadır.
Rüya analizleri alanında da imgeler kullanılmadan rüyanın anlam ve değeri anlaşılamaz ve algılanamaz. Bu açıdan insan metaforsuz olamaz ve metafor da doğa olaylarının bütünselliğinde insanı doğa ile buluşturan kusursuz bilimin özüdür. Elbette imgeler yanlışlanabilir. Kusursuz oluşları, yanlışlanabilir olmalarıdır.
Bir bakıma ‘tin’ denilen şeyin ‘ruh’ olarak kabul görmüş olması onun bir beyin olduğu gerçeğini ortadan kaldırmaz. İmgelemenin de beynin başvurduğu beyindeki boşlukları hatta beyin ve ruhumuzdaki kara deliklerin kapanması için var olduğunu söyleyebiliriz.
İmgeleme işleminin anlaşılması insanın anlaşılmasıdır. Bir takım duygu hallerinin anlaşılması için, insanın başvurduğu örnekleme yetisi ile kendisini anlaşılır kıldığını ve algılarının açık olduğunu gösterirken bedenin de olup biten her tepkinin de onun varlık olgusunu tanımlar hale getiriyor demektir.
Psikanaliz de bu olgunun deneyimlenmesinde etkin olan insanın rolünü görür ve salt aklın çıplak gerçeğini imgeleyerek açıklar. Psikanaliz, bir imgeleme faaliyetinde olan insanın anını ve şimdiki zamana olan gamsızlığını rafa kaldırmak için imgeleme işlemini akıl yürüterek analiz yapar. Bu analiz duyunun ve algının analizidir.
Duyu, sezgi ve algılar, metaforların oluşumu için vardır; birbirleri ile olan etkileşimleri kaçınılmaz bir zorunluluktur. Sözünü ettiğim yasa da bu yasadır.
Psikanaliz işte bu yasa içinde aktiftir ve bunları inceler. Psikanaliz, insan için geçerlilik kazanacak şimdiki zamanın varlığını hatırlatır. Salt aklın varlığı ve onun geçerliliği de şimdiki zaman içinde vuku bulur. Bu onun devrimci görevidir aslında. Devrimlerde gelecek için tasarlanırken şimdiki zaman içinde imgelenirler ve şimdiki zaman içinde harekete geçerler. Aşk da böyle bir işlev içinde var olur.
İnsan şimdiki zaman içinde akıl yürüten ve felsefe yapandır. O şimdiki zamanın ürünüdür. İmgelerin oluşturduğu tüm hareketler insan beyninde değiş tokuş halinde etki ve tepki yasasına bağlı kalarak var olurlar; hem de şimdiki zamanda olduğu gibi doğanın şimdiki zamanı ile bir aradadır. Devrim ve aşk da şimdiki zamanın etki ve tepkilerinde oluşan hareketlerdir.
Uzm. Psikoterapist Eğitmen Şükrü Alkan
Kaleminize sağlık hocam. Metafor konusunun bir bilim olarak tanımlanması, bu konuyu daha yakından inceleme ve anlama isteği uyandırdı bende.
Ancak neden şimdiki zamanı vurguluyoruz ve bu neden önemli, pek anlayamadım. Sanırım felsefeye daha fazla vakit ayırmamın zamanı gelmiş….
Saygılar