Ağaç Yaş İken Doğrulur – Adem Alibaş yazdı.
Vaktiyle
Kadının birisi, bir bilgenin yanına gelir.
Bilgeye;
Uzun zamandır kafasını kurcalayan şeyin doğruluğunu teyit etmek adına şöyle bir sualde bulunur:
”Ey Bilge,
Yunanistan taraflarında bir kadın evliya varmış. Tam kızını kurban edecekken şeytan tarafından bir keçi gönderilmiş, doğru mudur?
Bilge hafif bir öfkeli ses tonuyla cevap vermiş:
Ey kadın!
Ben şimdi bunun neresini düzelteyim.
Yunanistan değil Arabistan,
Kadın evliya değil, İbrahim peygamber,
Kızı değil oğlu,
Şeytan değil melek,
Keçi değil koç.
Evet.
Söze bu yaşanmışlıkla başlamak istedim ve yine başka bir yaşanmışlıkla devam edelim.
Kadim kültürümüzde eskiler bir meclise küçük bir çocuk girdiğinde ayağa kalkarlarmış. Bu geleneğe yabancı olanlar neden böyle davranıyorsunuz? diye sorduklarında, ‘Saygıyı bizden öğrenmeyecekse kimden öğrenecek?’ derlermiş.
Ne güzel derlermiş.
Gelelim günümüze;
Hepimiz bir tedirginliğin gölgesinde yaşama tutunmaya çalışıyoruz.
Kimimiz, her an terk edilme, kimimiz her an işimize son verilmesi, kimimiz güzel giden bir ilişkinin bitmesi tehdidi ile yaşıyoruz.
Yaşamak denirse!
Hiçbirimiz yürüdüğümüz yollara güller ekmeyi düşünmüyoruz yahut düşünemiyoruz.
Hâl böyle iken,
Adeta dedektörle mayın arar gibi doğru insanı arıyoruz
Her yere bakınıyoruz fakat bir kendimizde aramıyoruz.
Çünkü küçükken eğitilmedik, eğriltildik!
Bugün bizi yanılttığını düşündüğümüz her insan aslında bizim yansımamız.
Niye?
O da ‘Ağaç yaş iken eğilir.’ düsturuyla büyütülmüş.
İki eğriden bir doğru çıkmaz!
Doğrulma zamanı!
Yürüdüğümüz yollara çiçekler ekeceğiz.
Şartlar ne getirirse getirsin,
‘Öz’ün de sözün de doğruluğunda kalacağız.
Ve ağacı yaş iken doğrultacağız!
Adem Alibaş
Yaşam Koçu