Bir ‘Dün’de, Bir ‘Yarın’dayız – Adem Alibaş yazdı.
Bilim insanları treni ilk icat ettiklerinde, o devrin imkânlarına göre saatte 40 km hıza varan bir kapasitedeymiş. İlk zamanlar şöyle bir endişe yaşamışlar: Acaba içindeki insanlar yolculuk esnasında çatlar mı diye. Şimdi bizi izleme imkânları olsaydı, acaba ne düşünürlerdi sorusundan kendimi alamıyorum. Her şeyin ışık hızında yaşandığı bu zamanda, kuvvetle muhtemel bizlere acınası bir gözle bakarlardı diye düşünüyorum…
“Dün” prangasından kurtardığımız zihnimiz, bugüne uğramadan “yarın”ın zindanlarında kayboluyor. Seçtiğimiz yol bizim irademizle şekillenir oysa!
Kör bir iyimserliğin verdiği vehamete kapılmadan, umudun eteğini bırakmamacasına tutuvermeliyiz. Çünkü “umut”, belirsizliği aşmanın kılavuzudur. Umut, içinde azmi barındırır ve her daim gerçekliği dikkate alır.
Dün ile yarını bugünde buluşturduğumuzda, ortaya çıkabilecekleri hadi bir düşünelim!
Zihnimiz hürriyetine kavuşacak,
Umudun sönmüş ışıkları yeniden yanacak ve hakikat yolunu aydınlatacak.
Sanrılarımızın, hakikatin çok uzağında olduğunun keşfi ile içimizdeki dünyanın kâşifi olacağız.
Beraberinde olmazların olurluğuna,
“Diğersizleşirsek” gerçek değerimize kavuşacağız.
Adına yeniden doğmak mı dersiniz, ne dersiniz bilmiyorum.
O güzelim yüreğinizle siz tanımlayın.
Gönlünüzce kalın…
Adem Alibaş
Yaşam Koçu














