Bozulmayan İksir: ‘Sevgi’ – Adem Alibaş yazdı.
“Sevmek, ne uzun kelime…”
Nice zamanların çözülmeyen büyüsü…
Aşılmaz dağları aştıran, çölleri gül bahçesinde yürürcesine geçiren…
Maddeyi aşan, mânâsına akıl sır ermeyen sevgi; nelere kâdir!
Hangimize iyi gelmedi ki?
Kimimiz amansız hastalıklarımızı, kimimiz gönül yaralarımızı, en, en, en zor günlerimizi sevgiyle aşmadık mı?
Bir dakika, bir dakika… Yine içinizdeki fısıltıyı duyar gibiyim:
“Sevdik de ne oldu?”
İyi de cancağızım, nankörün gözünden sevene de, sevgiye de ne?
Ne zaman şu yaşanmışlığı dinlesem, ruhum benden ötelere gidiyor:
Genç bir denizci subayı, mezuniyetine az bir zaman kala âşık olmuş. Vurulmuş…
Tanışmışlar, muhabbet, sohbet derken kaynaşmışlar. Evlenme teklifi etmiş; kız kabul etmiş. İki çılgın âşık kavuşmuş nihayet. İki evli insan, o küçücük yuvada çok mutluymuş. Her şey dört dörtlükmüş. Evlilikleri, ne kadar güzel olursa, o kadar güzelmiş. Ama bir gün… Kader hep böyle bir anı bekler ya…
Gelip çalmış kapılarını bir sıkıntı.
Kadın hastalanmış. Doktora gitmişler. Yanlış bir teşhis, ardından yanlış bir tedavi… Haliyle kadının gözleri âmâ olmuş.
O andan itibaren bir şeyler değişmeye başlamış. Kadıncağız işi bırakmış. Biraz sıkıntılı, sinirli, üzgün… Çünkü şöyle düşünüyor:
“Bu adam daha gencecik yaşta, benim gibi âmâ bir kadını çekmek zorunda değil…”
Adam da dert ediyor:
“O şimdi bana yük olduğunu düşünüyordur.” diyerek mahzun, perişan…
Gerilmişler. Sıkıntılar, kavgalar…
Genç subayın aklına bir fikir gelmiş. “Buldum!” demiş:
— Yahu Hanım, neden işine yeniden başlamıyorsun?
Kadın:
— Nasıl başlayabilirim? Bilmiyor musun, ben artık âmâ bir kadınım. O işe nasıl giderim, nasıl başlarım?Genç adam:
— Ben seni her gün arabamla bırakırım. Bir deneyelim…Kadın:
— Olur.Adam, onu her gün işine getirip götürmeye başlamış.
Bunu görünce kadıncağız biraz daha hayata tutunmuş. Biraz daha yaşama asılmış. Evlilikleri tekrar eskisi gibi olmuş.
Genç subay, ikinci perdeyi aralamış:
— Hayatım, istersen sen işe otobüsle de gidebilirsin. Bunu yapabilirsin.
Kadın şaşkın:
— Yapabilir miyim?
Adam:
— Yaparsın, yaparsın. Neden olmasın? Hadi bir deneyelim!Kadıncağız, otobüs durağına gidip otobüse binip iş yerine gidiyormuş. Böyle olunca biraz daha mutlu, biraz daha neşeli, hayata iyice sarılmış. Artık tek başına ayakta durabilen bir kadın olmuş. Nihayetinde epey mutluymuş.
Her gün bindiği otobüse bir gün yine binmiş.
Şoför kolundan tutmuş:
— Hanımefendi!
Kadın:
— Ne? Bana mı seslendiniz?Şoför:
— Evet, evet size sesleniyorum. Siz çok şanslı bir kadınsınız.Kadın:
— Niye? Neden böyle söylüyorsunuz?Şoför:
— Üç yıldır siz bu otobüse her binişinizde, arkanızdan genç bir subay biniyor. Tam karşınızdaki koltuğa oturuyor. Hayran hayran sizi seyrediyor. İneceğiniz durağa kadar… Siz inip iş yerinize doğru yürürken arkanızdan el sallayıp öpücükler gönderiyor…
Evet cancağızım, bugün önündeki engel her ne ise çözümü sevgide…
Sevmek, ne uzun kelime…
Yaşayana…
Adem Alibaş
Yaşam Rehberi


















Harika tek kelimeyle Sevginin gücü mucize olsa gerek.Kaleminize sağlık