“Bir dişin bile ağızda tutulabilmesi, hastanın daha sonraki yaşamına büyük bir konfor getirebiliyor” diyen İstanbul Okan Üniversitesi Diş Hastanesi Endodonti Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Enver Sedat Küçükay, önemli açıklamalarda bulundu.
Diş hekimliği fakültelerinde, verilen eğitimlerin her gün kalitesi artıyor. Bunda hocalarımızın yurt dışı kongre katılımlarının artmasının, yapılan araştırmaların sonuçlarının anında herkes tarafından okunacak ve uygulamaya geçirilecek hale gelmesinin çok büyük etkisi var.
Teknoloji diş hekimliğini nasıl etkiledi?
Teknoloji, neredeyse her yıl onlarca yeni aleti diş hekimliğinin hizmetine sunuyor. Bu yenilikler, doğru irdelendiği ve amacına yönelik kullanıldığında, kaliteli tedavi uygulamak açısından çok yararlı oluyor. Öte yandan ağız ve diş sağlığı bilinci, toplum içinde yeterli düzeye ulaşmadı ise de, geçmişe göre farkındalık çok arttı. Artık karşımızda ağız ve diş sağlığını daha fazla önemseyen, dişlerinin ağzında kalması için diş hekimi ile işbirliğine hazır bir hasta grubu var. Bu da diş hekimlerine daha fazla sorumluluk yükleyerek tedavide bakış açısının değişmesine neden oluyor.
Tedaviye bakış açısının değişikliği nedir?
Sadece Türkiye’de değil, bütün dünyada da çok uzun bir süre, çürüyen veya herhangi bir sebeple ağrıyan dişlerin çekilmesi ve yerine bir protezle bu eksikliğin giderilmesi düşüncesiyle diş hekimliği yapıldı. Bu mantıkla yapılan tedaviler, bize gösterdi ki bir dişin bile ağızda tutulabilmesi hastanın daha sonraki yaşamına büyük bir konfor getirebiliyor. İşin özeti; artık diş hekimliğinde bir dişin çekilmesi çok zor alınacak bir karar haline geldi. Özellikle; endodonti bilim dalının son yıllardaki başarılı tedavileri, dişlerin ağızda kalması için gerçekleştirdiği tedaviler, bundan çok değil kısa bir süre önce, kolayına çekilen dişlerin senelerce hastalara sağlam dişleri gibi hizmet vermesine neden oldu.
Dişleri de organ mantığıyla sahiplenmek gerekiyor!
Ağzımızda yirmi yaş dişleri ile birlikte 32 tane diş var. Birini çeksek ne olur, mantığından uzaklaşmak gerekiyor. Kaldı ki bu 32 dişin ağızda ayrı ayrı görevleri var. Birinin kaybı hepsini etkiliyor. Bu nedenle; kaç tane dişimiz olursa olsun, rahatsızlanan dişimizin ağzımızda kalması için mücadele etmeliyiz. Tedavi mantığı ile yaklaşmak gerekiyor. Bu gün çekilecek denilen birçok diş, iyi bir kanal tedavisi ile yıllarca işlevini sürdürebilmektedir.
Unutmamak gerekir ki; artık tedavilerde bile mümkün olduğunca orijinal dokunun korunmasına çalışılıyor. “Minival İnvaziv Diş Hekimliği” gün geçtikçe yayılıyor ve benimseniyor. Yani bırakın dişin çekilmesini, tedavi sırasında bile dişin orijinal formunu korumaya, en az doku kaybı ile hasarlı yerlerin çıkarılmasına ve en az yapay madde ile tedavinin tamamlanması üzerine çalışmalar yapılıyor. Özetle; diş hekimliğinde bir dişin çekilmesi kararının alınması artık hiç kolay değil. Diş hekimlerinin görevi de dişi ağızda tutmak için sonuna kadar mücadele etmeleridir. Yaşamımız sırasında da birçok konuda birçok defalar yaptığımız gibi, en azından dişlerimize çekilmeden önce bir şans daha verin.