Canım çok acıyor ama iç huzurum için affetmek istiyorum. İçimi çürüten tüm olumsuz duygulardan arınmak istiyorum. Aynen bir yılanın eski derisinden kurtulup yenilendiği gibi yenilenmek istiyorum. Acaba başarabilir miyim? Affedebilir miyim?
Affetmek, özgürleştirir ama yaşadıklarımızı unutturmaz. Acıdan kurtulmak için acının merkezinden geçmek lazım. Affetmek, yaşadığımız acı hakkında başka bir şekilde düşünmemize, biraz daha pozitif ve ılımlı olmamıza yardımcı olur. Her şeyden önce acının başlangıçtaki duygusal yükünü deşarj etmemizi sağlar. Ve onun hakkında zamanla daha az düşünmemize, hafiflememize yardımcı olur.
Öfke, hem ruh hem de bedensel sağlığımıza zararlıdır. Aynen bozuk bir çeşmeden akan minik damlaların dolup tasması gibidir. Minik damlalar bir araya gelip devleşmiştir ve devleşen su etrafına zarar verir. Kendimizi öfke duygusuna hapsetmek aynı olayı tekrar tekrar yaşamak demektir. Affetmek iyileştirir; bir yaraya merhem sürüp onun yumuşamasına ve zamanla kabuklanmasına yardımcı olduğu gibi, affetmekte bizi iyileştirir, sakinleştirir ve yeniler. Ancak unutmamamız gereken bir nokta var, affetmek acılarımızı hiçbir şekilde silmez.
Dalgalı denizde gemi daha güçlüdür, mücadele etmek güçlendirir ve kendimize yakınlaştırır. Hayatımızı altüst ettiğini düşündüğümüz dalgalar, aslında bizi ayakta tutan tecrübelerimizdir.
Acıdan kurtulmak size ihtiyacınız olan iç huzuru geri verecektir ve sizi eskiden daha güçlü hale getirecektir. Doğru istikamete ulaşmak için yolu yaşamamız lazım.
Kendimizi ruhen karanlık ve dar bir kutunun içine sıkışmış hissedebiliriz. Zevk aldığımız, bizi motive eden, heveslendiren, sevindiren her ne varsa artık eskisi gibi olmadığını hissedebiliriz. Karanlığın hayatınızın en can alıcı noktası olan huzurun üzerine yayıldığını görmek sizi tedirgin edebilir. Karanlık size ürkütücü gelebilir, mücadeleye nereden başlayacağınızı bilmiyor olabilirsiniz. Ama merak etmeyin, kurtuluşun ilk basamağı « inanmaktır. »
İnsan tek başına yaşayabilme becerisi ve gücü olan varlıktır. Çünkü o yaşadığı her güne inanır. İçinde büyüttüğü inanç, dışarıya ışık olur. Sevmeyi ve sevilmeyi sever insan ama ilk önce kendimizi sevmeyi öğrendikten sonra başkalarını sevmeliyiz.
İyi öğrenmediğimiz, benimsemediğimiz bir duyguyu başkalarına doğru bir şekilde veremeyiz. Aksi takdirde sevgi diye başlar, acı diye biter. Derinleşmeye ilk önce kendi okyanusumuzda başlamalıyız. Her şey kendimizle başlar ve biter. Hayatımıza direktif veren içimizdeki derin ses tüm benliğimizin kılavuzudur. Etrafımızı saran karanlıktan çekip, ışığa yönelebilmemiz için onu her kendimizle baş başa kaldığımızda dinlemeliyiz. O ses bizim tek gerçeğimiz, geçmişimiz, geleceğimiz ve sonsuzluğumuz.
Yaşadığımız her acı, her başarısızlık, her hayal kırıklığı size avantaj olarak geri dönecektir. Yaşamak, bir sanatçının yıllarca emek verip ortaya çıkardığı eseri gibidir. Kendinize kulak verin, kendinize derinleşin. Başarmak için özünüze inmeniz ve onunla bütünleşmeniz yeterli. İnsan hayatı dönüşümle şekillenir. Sonuca odaklanın, soruna değil. Yaşadığınız sorun yaşanmış ve hayatınızdan çıkmıştır. Geriye dönmek imkânsız ancak elimizde kalan sonuca odaklanabilirsek ilerleyebiliriz ve küllerimizden tekrar doğabiliriz.
Kendinize inanın. Unutmayın; İnançlı insan gideceği yolu bilir ve asla kaybolmaz.
Etingü Dönmez Durgun
Psikoterapist & Pozitif Psikoloji Uzmanı