Yüreğimin yine yangın yerlerindeyim.
“Doğarken ağladı insan, bu son olsun bu son” sesi yankılanıyor köşedeki dükkandan. Neyin sonunu istiyoruz ya da neyin var olmasını? Aslında hiçbirimiz bilmiyor bunun ne olduğunu… Her an her dakika değişecek kararlarımız var; gerçekleştirme hayallerimiz, isteme arzularımız, var olsun diye dualarımız…
Yokuz! Bugün istediğimize yarın eksiğiz.
Nedenler var sanıyor, bu defa olursa bir dahası yok sanıyoruz, sonra gerçekleştikçe uzaklaşıyoruz. Çünkü biz ne istediğimizi bilmiyoruz.
Bu bilinmezin asıl sebebi ise kendimiz ve soruyoruz; biz kimiz? Bunu bilmiyoruz. Yokuz! Kendimizden uzakta varlık bilincinden uzak…
En büyük yanılsamayı kendimizden kendimize yapıyoruz.
Dedim ya biz kendimizi tanımıyoruz!
Neden biliyor musunuz?
İzin vermediler.
Dayattılar.
Onlar da kendilerinden uzak öğretilenin gerçek sanışlarında kendilerini aramayı unuttular.
Dedim ya yoktular!
Olamadılar.
İşte bu yüzden bilemediğini bulamaz, arayamazdı insan.
Tanımadıkları kendilerini başkalarının hatalarında, yanlışlarında, ayıplarında aradılar. Oysa unuttukları tek bir gerçek vardı hatta unuttukları değil bilmedikleri; Gördükleri ta kendileriydi!
Çünkü insan kendinde olmayanı fark edemezdi.
Bilmediğini nasıl görecekti? Nasıl anlayacaktı?
Gördüğü kendinden kendineydi.
Zaten bunu bilebilseydi insan olmayı becerebilirdi!
Elif Doruk