Nasıl başlasam acaba ? Büyük soru mu? Hayır, ama ciddi!
İnsanın son saati onun en gerçekçi saatidir. Onun çıplak ve en somut hakikatını dışa vuran son saatidir aslında giderayak uğurlanırken…
Fark etmez ister zengin, güçlü, fakir veya asil olsun insan, hayata onun son sözleri geçerlilik kazandırır. Bu anda ve saat de insan değil de daha çok gerçeğin söz hakkı var gibi geliyor bana. Gerçek konuşuyor ve herkes gerçeği o kişiden öğrenir. Gerçek eninde sonunda zaferi kazanmış olur. Gerçek inatçıdır. İnatla inandığımız gerçek, bizim diz kapak bağlarımızı adete çözer gibidir. İşte gerçek bu kadar güçlüdür.
Bütüne ilişkin, yaşama dair olan bizim son “duygu”muz mu, yoksa bir “yargı”mı, bir karar mı ya da daha çok bir fikir beyanı mıdır? Bu pek ayırt edilemez ama somut durum kendini ayan ve beyan eder.
Her neyse, insan bir karmaşanın sonucu olarak kendini anlama çabası içinde iken, son sözlerini ifade etmekte pek zorlanmaz. Zihin son hamleyi bir kez daha yapar. Dünyaya selam çakar ve bir kelime bazen çok mesaj içerir. Öyle ki bir kurtuluş manifestosu gibi açıklama yapmış gibi sayılır.
Yaşama dair yaptığımız her ne ise mutlu ve mutsuz, haklı veya haksız sevgi ve sadık insan veya değil kin ve intikam öfke içinde geçirilen tüm hayat bize sanki bir tek adalet duygusunun içeriğinin doldurulamadığının gerçeğini yansıtmaktadır ve insan bu karmaşa içinde en hazin şekilde bağımlı olduğu maddi ve mal-mülk temelinde ki esasa dayalı olarak gösterdiği anlaşmazlık , yine son tutum ve davranışta çaresizliğini “gerçeğe” teslim eder.
Derinliklerde olan bu derin duyu durumu pek yalın haldedir. Özellikle derinden düşünen adamların, büyük liderlerin ve tarihe damgasını vuran büyük devrimci insanların yanısıra büyük felsefeci ve bilim adamların son görüşleri-sözleri hayatımıza her vakit damgasını vurmaya devam edecektir.
Büyük Sezar, 20. yüzyılın en büyük devrimcilerinden Mustafa Kemal Atatürk, Lenin, Mao ve Castro‘nun son sözleri konuşmaları ve duruşları hafızamızda geçerliliklerini korumaktadırlar. Büyüklükleri de bundan dolayıdır. Son sözler veya görüşler bilincimizin kaynakları olarak tarihsellik oluşturmaktadırlar. Büyüklükleri mal ve mülke bireysel anlamda bir değer biçmeden devrimci olabilmelerinden kaynaklanmaktadır. Ve onlar toplumsal düşünürler ki devrimcilikleri de bundan dolayıdır.
Tarihsellik hafıza ile olur ve hafızaya giren bilim adamları, buluşları ile insanlığa kattıkları değerler ile sanatın getirdiği düşünsel yenilikler ile insanın tarihsel olmasını sağlayarak evrende konumlanabilmesine yol açmıştır. Biz evrende ürettiklerimizle yani her tür artı-değerimizle varız. Şiir, türkü, sanat ve müzikle, resim ve heykeller yaparak tarih oluşturan biz, ortak tarihsel bir bilinçaltına da sahibiz. Aslında hazineler dolu bir dünya yaratan bizleriz. Bu aşk ve sevgi bağlamında gelişir taa ki son sözler söylenene dek… Ve gerçek için de son duruş tarihseldir anda da olsa insan geniş zamanlı yaşayan tek varlıktır.
Uzm. Psikoterapist Eğitmen Şükrü Alkan
Ana Görsel: Jonathan Ferrell