Keşke hepimiz eylemlerimizde bir olmaya, fiziksel, kişisel özelliklerimizde ise farklılıklarımıza daha sevgili, daha saygılı yaklaşabilseydik, değil mi?
Empati gibi özellikli bir duyguyu bir nebze daha hatırlamaya ihtiyacımız olan şu günlerde ‘Kontesin Oğlu’ ile Yazar Şermin Özkara bizi empati ve vicdana davet ediyor.
“Sen farklı olmanın ne demek olduğunu biliyor musun Duman? Bilmiyorsan öğrenme. Hiç güzel bir şey değil! Canın sıkılıyor farklılığın yüzüne çarpılınca’ diyor Lâl…Oysa çoğu zaman anlamasak da farklılıkların yalnızlaştırıldığı yerde başlar asıl “yalnızlık”.
Bu satırlar ile anlatıyor yazar Özkara toplumumuzun farklılıklara karşı olan acımasız yaklaşımını. Yaptıklarımız ile daha doğrusu yapamadıklarımız ile kime ne hissettirdiğimizi ortaya koyuyor ustaca. Kelimeleri öyle bir maharetle örüyor ki gün sonunda ortaya çıkan desende hem Down Sendromuna sahip bireylerin ve özellikli tüm çocuklarımızın, hem de sokak hayvanlarımızın vicdani değerlerden uzak yetişkinlerce duygularının nasıl hırpalandığına üzülerek tanık olarak buluyor okur kendisini. Özkara, çocuk ve hayvan dostlarımızın bu dünyaya lütfedilmiş bu özel varlıkların insana ne büyük hizmet ettiğine vurgu yapıyor.
Kendini kendi gibi olmayanda bulduğunda gelinir sona yahut başlar yol…Minik patileriyle hayata tutunmaya çalışan Kontesin Oğlu Duman.Adı kimsesizlik olan yaşam serüvenine eşlik edip, kılavuz olan Bilge Kedi…Tombul avuçlar arasında şefkati ve sevgiyi bulduğu Suzi… Ve iyi ile kötünün iç içe geçtiği kimsesizlik ıssızlığında yollarının kesiştiği Down Sendromlu Lâl Kız…
Kendimizi hatırlamaya ve kendimizle konuşmaya aracılık edecek, bizi sessiz bir derinliğe itecek eşsiz roman Kontes’in Oğlu yediden yetmişe her yaş grubuna hitap eden dili ve dizgisi ile bir solukta okuyacağınız ve kütüphanenizden eksik etmeyeceğiz eşsiz bir eser.