Çocukların izleyebilecekleri, okuyabilecekleri ve oynayabilecekleri içerikleri değerlendirerek, ebeveynlere ve bu alanda çalışan uzmanlara rehber olmayı hedefleyen Çocuk İçin İçerik Derneği, Türkiye Okul Öncesi Eğitimini Geliştirme Derneği tarafından organize edilen 2020-2021 OMEP Okul Öncesi Eğitim Konuşmaları-Çocuğa Bakış ve Güncel Eğilimler Etkinliği’nde gerçekleştirilen Dijital Dünyada Çocuk Olmak başlıklı özel oturumuyla çağımızda çocukların maruz kaldığı dijital içerik süreçlerine dikkat çekti.
Etkinliğe Çocuk İçin İçerik Derneği adına katılan Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Nilüfer Pembecioğlu, Dernek Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Sinan Akkol ve İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Nilüfer Sarı Sezer, eski dönemlerde çocuk olmaya atfedilen anlamlarla şimdiki uygulamalardaki farklılıkların göz önünde bulundurulması gerekliliğine dikkat çektiler. Çocukların ruhsal ve zihinsel anlamda da beslenmesi gerektiğine ve bu beslenme işlemi aile tarafından gerçekleştirilirken dil, kültür ve değer aktarımını da içermesi gerektiğine vurgu yaptılar. Bu beslenme ister geleneksel yöntemlerle anne baba, okul, kitap, öğretmen ya da akrandan, isterse ekrandan, dijital bilgilenmeler aracılığıyla gerçekleştirilsin çocukların günümüzde büyük bir bilgi açlığı çektiğinin açıkça görüldüğünü belirttiler.
Dijital Dünyanın Hızı Bilgiyi Beslese de Büyümeye İzin Vermiyor
Prof. Dr. Nilüfer Pembecioğlu oturumda yaptığı konuşmada, “Çocuk ve çocuk algısı, binyıllardır toplumların içinde barındırdıkları küçük insan kavramına nasıl bir anlam ve işlev yüklendiği ile bağlantılıdır. Çünkü, özü gereği çocuk, daha doğmadan ailesi ve toplum tarafından konumlandırılıp konuşlandırılan bir niteliğe sahip. Doğumu, adının konması, topluma tanıtımı, her biri farklı evrelerde gerçekleşen pek çok ritüelle belirlenmiş durumdadır. Bugün dünya üzerinde ne kadar farklı toplum varsa, o kadar çok farklı çocuk ve çocuk algısından söz edebilmek mümkündür. Eskiden çocuk olmak, ninnilerle, masallarla, oyunlarla bağlantılandırılıyordu, şimdilerde ise dijitallikle birlikte düşünülüyor. Dünyanın dijitalleşen yapısına yetişkinlerden önce çocukların uyum sağlaması da beraberinde yetişkinlerden daha bilgili ve deneyimli bir çocuk önderliğini gündeme taşımaktadır. Artık 21. yüzyıldayız. Bir çocukla karşılaştığımızda, biraz ondan bilgi almak ve sohbet etmek için ilk sorduğumuz sorulardan biri “Ne olmak istiyorsun?”, “Büyüyünce ne olacaksın?” Bu demektir ki, bizler, çocukların büyümelerini ve onların bir seçim yapmalarını isteyen bir konumda yer alıyoruz. Ancak, dijitalleşen dünyanın buna ne denli izin verdiği büyük bir soru işareti. Çocukların gerçekten büyüyebileceklerini ve seçim yapabileceklerini düşünmek, dijital dünyanın ruhuna aykırı bir noktada durmaktadır. Çünkü dijital dünya öyle hızlı, öyle kapsayıcı ve öylesine yoğun ki, onun içindeyken durup düşünmek gerçek anlamda karar verebilmek ve bu benim kararım diyebilmek gerçekten çok zor görünüyor” dedi.
Çocuklar İçin Oluşturulan Kurallara Ebeveynler de Uymalı
Seminerde Dernek adına söz alan Sinan Akkol ise dijital dünyada yaşanan içerik fazlalığının çocukların gelişimine zarar vermemesi adına ebeveynlerin de dijital okur yazarlık kavramı üzerine daha fazla eğilmesinin önemini vurguladı. Çocukların dijital dünyada geçirdiği sürenin sınırlarını ve kurallarını doğru şekilde belirlemenin önemini vurgulayan Sinan Akkol, oluşturulan kuralların tek taraflı olmamasının önemli olduğunu ifade etti ve ebeveynlerin bu süreçte kendilerinin de kurallara uymak konusunda disiplinli bir yaklaşım göstermesinin gerekliliğinin altını çizdi.
Eğitim Yaklaşımları Yeni Kuşağa Uygun Olarak Güncellenmeli
Kuşak farklarının önemine değinen Prof. Dr. Nilüfer Sezer, Z kuşağı olarak kabul edilen kuşağın şimdiye kadar gelen kuşaklardan daha farklı bir profile sahip olduğunun ve bugüne kadar uygulanan eğitim yaklaşımlarının güncellenmesi gerektiğinin altını çizdi. Pandemi ile birlikte değişen günlük rutinlerin başta beslenme bozuklukları olmak üzere önemli sağlık sorunlarına yol açabileceğinin altını çizen Sezer, ebeveynlerin bu konuda dikkatli olması gerektiğini belirtti.
Antisosyal Kişiliğin En Önemli Özelliği; ‘Güçlü Hissetme İhtiyacı’
ÇOCUK İÇİN İÇERİK DERNEĞİ HAKKINDA
Çocuk İçin İçerik Derneği 2017 yılında, ebeveyn ve eğitimcilerin, hangi içeriklerin hangi yaşa uygun olduğunu öğrenebilecekleri, bu konuda kendilerini geliştirip çevrelerindeki ebeveynleri ve eğitimcileri de bilinçlendirebilecekleri bir platform oluşturmak amacıyla kuruldu. Kurucuları akademisyenler, içerik editörleri, psikologlar ve eğitimcilerden oluşmaktadır.
Çocuk İçin İçerik Derneği çocukların izleyebilecekleri filmleri, okuyabilecekleri kitapları, oynayabilecekleri oyunları ve takip edebilecekleri dijital kanal ve uygulamaları değerlendirmeyi amaçlıyor.
Değerlendirmeyle; hangi içeriğin kaç yaşa uygun olduğunu, çocuğa sunabileceği kazanımları, içerikteki riskli unsurları ve içeriğin oluşturabileceği olumsuz etkileri bilimsel kriterler kapsamında tespit edip paylaşıyor ve çocuğun içeriklerden daha fazla yarar elde edebilmesi için ebeveynlere önerilerde bulunuyor.
Değerlendirmeler Akademik Danışma Kurulu tarafından oluşturulan akademik temel kriterler esas alınarak uzman psikologlar tarafından yapılıyor. Çocuk gelişiminden psikolojiye, iletişimden edebiyata farklı disiplinlerde uzman olan akademik danışma kurulu sayesinde çocukları ilgilendiren her konuda kuşatıcı bir bakış açısı sunulur.
Kültürel değerler ve farklılıkları da göz önünde bulundur, “her çocuk özeldir” düsturuyla ailelere ve eğitimcilere rehberlik ederek çocukların doğru yaşta doğru içerikle büyümesi adına çalışır.