Eşler arası ilişkiden söz edildiğinde ilk beklenen ve uygun olan “tamamlayacılık”tır. Eğer matematik anlamında kavrandıysa.. Ki benim gözlemim genellikle budur; eşler arası çıkan sorunlarda en belirgin özellik ve beklenti “sen şunu yap”, “bende şunu yaparım” gibi karşılıklı koşuta bağlı davranış örüntüsünün kaçınılmaz olarak bir döngünün kısırlı hale gelmesine ve hatta monotonlaşmasına yol açar.
Bu “tamamlayıcılık” terimini mecazi anlamında kullandığımızda şöyle bir sonuçla karşılaşırız; öteki beni tamamlar ve yalnızca bende eksik olanı değil aslında bende var olan narsizmi yani kibiri de yeniden yaratır. Bir bakıma duygusal ilişki benim kimliğimde yeni bir dönüşüm sağladığı için bir çiftin oluşumu da bu potada sağlanmış olur.
Yani karşılıklı narsistleşme sürecinin yanında bu durum kaçınılmazdır. Çokça şikayet ettiğimiz şeyin bir gün altında kalmamak için bazen sevgimizi geri çekeriz ancak çiftin oluşumu için karşılıklı “narsistleşme” vazgeçilmez bir olgu olarak durmaktadır.
Manipülasyon aracı olarak da ortaya çıkan bu durum her iki taraf için ambivalansların da gelişmesini sağlayabilir ki eğer bunun farkında olmazlarsa… Gerekli olan karşılıklı narsistleşme bir yerde farkına varmadan daha üst zirvelere çıkarsa yıkıcı ve kırıcı olabilir. Bu noktaya gelmeden önce interaktif duygusal partner ilişkisini matematik olarak görmeden ilişkinin duygusal ihtiyaçlarını kimin nasıl karşılamak istediğini ve ne şekilde özverilerde bulunulacağını gösterebilmek gerekir. Bu bağlamda en iyi yöntem yine duyularımızı aktifleştirerek neyin kastedildiğini sormak ve bir nebze mecazi anlamda empati kurabilmektir.
Uzm. Psikoterapist Eğitmen Şükrü Alkan