Firdevs Akkaya:
‘Sorunların Çoğu ‘Ben Yeterli Miyim?” Sorusunda Düğümleniyor
Ruhsal ve fiziksel rahatsızlıklarla ve olumlama sanatı ile ilgili önemli çalışmalara imza atan Firdevs Akkaya, “Yaşam nefes & ilişki koçu” ünvanlarının yanı sıra kurduğu koro ve ses sanatçısı kimliği ile de dikkat çekiyor.
Bu röportajda, çok yönlülüğü ve başarılarıyla örnek olan ve yol gösteren bir kadının mesajlarına ve yaşamına tanıklık edeceksiniz.
RuhsalBedensel.com / Oğuz Kemal Özkan
”Ruhun ihtiyaç duyduğu her alan, beni kendine çağırdı”
- Firdevs Hanım, sizi birçok farklı alandan tanıyoruz: yaşam koçluğu, nefes ve enerji çalışmaları, müzik, kitap… Bu dopdolu hayat yolculuğunuzda bu alanlara yönelmenize ilham olan şey neydi?
Aslında hepsi aynı yola çıkıyor: insana hizmet etmek. Hayatım boyunca hep şunu hissettim; içimizdeki ışığı çoğaltmak için birbirimize dokunmamız gerekiyor. Gerek müzikle, gerek nefesle, gerekse enerjiyle… Ruhun ihtiyaç duyduğu her alan, beni kendine çağırdı. Ben sadece o çağrıya “evet” dedim.
- Çocukluk ya da gençlik yıllarınıza dönersek… O dönemde bugünkü Firdevs Akkaya’nın tohumlarını görebilir miydik?
Kesinlikle evet. Çok küçük yaşlarda bile insanların duygularını hisseden, onları şefkatle dinleyen bir çocuktum. Şarkı söylemekten hiç vazgeçmedim ve hep bir “iyileştirme” isteğim vardı. Bugünkü Firdevs’in temeli o dönemde atıldı diyebilirim.
”Sorunların %90’ı “ben yeterli miyim?” sorusunda düğümleniyor”
- “Yaşam nefes & ilişki koçu” olarak insanların hayatına dokunurken en çok hangi konular dikkat çekiyor? İnsanlar en çok neyin eksikliğini yaşıyor?
En büyük eksiklik: kendine sevgisizlik. İnsanlar başkaları için çok mücadele ediyor ama kendileriyle olan bağları çok zayıf. Koçluk süreçlerinde önce kişinin kendine şefkat göstermesini ve kendi nefesini duymasını sağlıyorum. Çünkü sorunların %90’ı “ben yeterli miyim?” sorusunda düğümleniyor.
- Reiki, bioenerji, EFT teknikleri gibi çalışmalar bazen mistik bulunabiliyor. Siz bu çalışmaları insanın ruh, beden ve zihniyle nasıl bağdaştırıyorsunuz?
Bu çalışmalar aslında çok doğal şeyler. Ruh, beden ve zihin birbirinden ayrı değildir. Reiki ve bioenerji evrendeki yaşam enerjisinin insana aktarılmasıdır. EFT ise zihindeki blokajı bedenden temizler. Bunların hepsi bir bütünü dengeler. Bilimsel olarak açıklanması bazen zor olabilir ama hissederek yaşadığınızda enerjinin ne kadar gerçek olduğunu görüyorsunuz.
- Spiritüel danışman ve astrolog kimliğinizle, insanların hayatlarında gerçekten bir fark yaratabildiğinizi hissettiğiniz unutamadığınız bir anınız oldu mu?
O kadar çok var ki… Ama bir hanımefendinin ağır bir kayıp sürecinden sonra enerji çalışmalarıyla hayata yeniden tutunuşu benim için unutulmazdır. “Hayata geri döndüm” demişti. O anda yaptığım işin ne kadar değerli olduğunu bir kez daha anladım.
”Birlikte söylemek, ayrı ayrı kalplerin aynı duyguda buluşmasıdır”
- Cihangir Müzik Topluluğu’nun kurucusu ve koro şefisiniz, aynı zamanda ses sanatçısı olarak sahneye çıkıyorsunuz. Sizin için müzik bir hobi mi yoksa bir yaşam biçimi mi?
Kesinlikle bir yaşam biçimi. Müzik benim kalp atışım. Hangi işi yaparsam yapayım içimde hep bir ezgi var. Ve sahnede olmak, koro ile aynı frekansta birleşmek benim için nefes almak kadar doğal. Muhteşem bir birlik enerjisi yaratıyor… Bir koro nefesleri eşitlediğinde sadece müzik çıkmaz, şifa çıkar. Birlikte söylemek, ayrı ayrı kalplerin aynı duyguda buluşmasıdır. O anda tüm egolar çözülür, sadece sevgi kalır.
- Ses sanatçısı kimliğinizle kalbinize en çok dokunan şarkı hangisidir?
“Gizli Aşk Bu” diyebilirim. Hem sözlerinde o derinliği hissediyorum hem de söylerken ruhumda içsel bir sükûnet oluşuyor. Her defasında başka bir duyguyla söylüyorum.
- Radyo D’de hazırlayıp sunduğunuz “Firdevs Akkaya ile Pozitif Enerji” programı büyük ilgi gördü. Sizce günümüz dünyasında pozitif enerjiye daha çok mu ihtiyacımız var?
Kesinlikle evet. İnsanlık olarak çok hızlıyız ama bir o kadar yorgunuz. Bu yüzden pozitif enerji artık bir lüks değil, ihtiyaç haline geldi. Programı da tam bu niyetle yaptım: insanların kalplerine “iyi ki varsın” hissini hatırlatmak için…
”Bu kitabı ruhum yazdı”
- “Ey Can” kitabınızda hem bir içsel yolculuğun hem de insanın kendi özüyle buluşmasının izleri var. Bu kitabı yazmaya sizi götüren duygusal süreç neydi?
Bir noktada içimde o kadar çok söz birikti ki, “artık yazmalıyım” dedim. Aslında kitabı ben yazmadım; sanki ruhum yazdı. İnsanlara “yalnız değilsiniz” demek istedim. Bu da beni yazmaya götüren en güçlü duyguydu.
- Kitapta özellikle hangi duygulara veya kavramlara vurgu yapmak istediniz? “Ey Can” okurda nasıl bir iz bırakmalıydı?
Şefkat, sevgi ve içsel farkındalık. Okur defteri kapattığında şöyle desin istedim: “Ben kıymetliyim. Kendimi unutmamalıyım.” Kitapta bunu hissettirmek benim için en değerlisi oldu.
”Bir başka insana “can” dediğinde aslında onunla bir olduğunu hatırlarsın”
- “Ey Can” aslında bir hitap… Sizce “can” dediğimiz şey tam olarak nedir?
“Can” sadece bedenin içinde yaşayan ruh değildir. “Can” evrendeki bütün canlılık enerjisinin özüdür. Bir başka insana “can” dediğinde aslında onunla bir olduğunu hatırlarsın.
- Sizce hayatın özü nedir? İnsan ruhunun en çok neye ihtiyacı var?
Hayatın özü sevgidir. İnsan ruhunun en çok ihtiyacı olan şey de yine sevgidir. Hiçbir maddi başarı, hiçbir unvan o kalpte hissedilen sevgi kadar doyurucu değildir. İnsan sevildiğini hissettiğinde bütün kapılar açılır.
- İstanbul Cihangir Kültür Sanat Dayanışma Derneği’nin başkanı olarak kültür-sanatın topluma dokunma gücünü nasıl değerlendiriyorsunuz?
Sanat; toplumun kalp ritmidir. Bir şarkıyla insanın gözünden yaş gelir, bir şiirle içindeki güç uyanır. Tam da bu yüzden kültür ve sanat, en güçlü sosyal şifadır. Biz dernek olarak bunun yayılmasına gönülden hizmet ediyoruz.
- Bugüne kadar çok şey başardınız ama Firdevs Akkaya’nın hâlâ gerçekleştirmeyi beklediği hayalleri var mı?
Tabii ki var… Şifayı daha fazla insana ulaştırmak, uluslararası platformlarda müzikle birlikte iyileştirici projeler gerçekleştirmek ve çocuklara yönelik büyük bir sanat-şifa merkezi kurmak en büyük hayalim.
RuhsalBedensel.com / Oğuz Kemal Özkan
