Öz-şefkat, kendinizle şefkatli bir ilişki içinde olma becerisidir. Kendinizi nazikçe desteklemeye, rahatlatmaya, hatalarınıza ve yanlışlarınıza anlayış ve hoşgörüyle bakabilmektir. Hatalarınızı hoş görmenin, kendiniz için üzülmenin, kendine düşkün ve kendine acıyan olmanın asla benmerkezci olmakla ilgisi yoktur. Burada söz konusu olan en zor zamanlarda yaşadıklarımıza gerçek bir empatiyle yaklaşarak kendimize karşı sevgi ve şefkat hislerini harekete geçirmektir.
Kendinizi sevmek ve kendinize karşı nazik olmak neden bu kadar önemli?
Öncelikle bilimsel araştırmalara göre, kendilerine karşı şefkat ve hassasiyet gösterebilen insanlar daha mutlu ve daha sağlıklı oluyorlar. Bu bile başlı başına kendinize özen göstermek için mükemmel bir sebep olabilir!
Aslında bu duygular oksitosin gibi « bağlanma » hormonlarının salgılanmasını sağlar ve bu hormonlar bizi yaralarımızla derinden barıştırarak sadece kalplerimizde değil, bedenlerimizde de iyi hissetmemize yardımcı olur. Oksitosin hormonu vücutta hipofiz bezleri tarafından salgılanan ve sadece fizyolojik açıdan değil, psikolojik açıdan da çok büyük önem taşıyan hormonlardan biridir.
Gerçekten de bu hormonların bağışıklık sisteminin işleyişini iyileştirmeye ve kronik ağrıyı hafifletmeye yardımcı olduğu görülmektedir.
Öz-şefkati herkesten önce kendimize uygulamak, benliğinizdeki öz-saygı ve özgüveni geliştirir. Her şeye kendimizden başlamalıyız çünkü kendimizin bilmediği hiçbir duyguyu başkalarına gösteremeyiz.
Boş bir depoyla nasıl yol alabiliriz? Nasıl ilerleyebiliriz? Önce kendimizi sağlamlaştırmalı ve « kendimizi kendimiz için » şefkat ve sevgiyle doldurmalıyız.
Öğrendiğimiz ve benimsediğimiz her duyguyu başkalarına daha kolay verebiliriz. Unutmayın, içimizde bulamadığımız bir şeyi etrafımıza veremeyiz.
Kendinize şefkat gösterin.
KALBİNİZİ KENDİNİZE AÇMANIN VE ÖZ ŞEFKATİN ALTIN KURALLARI VE TERAPÖTIK TEKNİKLERİ :
Kendinizi sevin.
Kendinize karşı dürüst olun ve doğruyu söyleyin.
Değerlerinize sadık kalın.
Kalbinizi mutluluğa açık tutun.
- Ellerinizi kalbinizin üzerine koyun. Sıcaklığını ve göğsünüzdeki nazik baskısını hissedin. Yavaş ve sakin bir şekilde nefes alın ve nefesinizin farkında olun. Nefes alın, nefes verin, nefes alın, nefes verin…
Kendinize şunu tekrarlayın:;
“Kendimi olduğum gibi kabul ediyorum ve kendimi olduğum gibi seviyorum. Ben yeterliyim.”
Kendinize İyi davranın ve bu mesajı kendinize tekrar tekrar söyleyin.
- Kendinize sarılın
Bir an durun ve kendinize sarılın. Gözlerinizi kapatın ve kendinize sıkıca, çok sıkıca sarılın, sanki sevgi dolu sizi sımsıkı saran bir annenin kollarındaymışsınız gibi. Kendinize sarılmak ve kucaklamak gerçekten çok iyi gelecek. Kendinizi, yaşadığınız ve üstesinden geldiğiniz her şeyi düşünün, çok mücadele eden ve şefkatinize ihtiyaç duyan o içsel çocuğu düşünün. İçinizdeki çocuğun yaralarının her birinin kucaklanmak ve sevilmek üzere ortaya çıkmasına izin verin. Bu sizin için çok zor veya rahatsız edici ise, çok özel bir kişiye sarıldığınızı hayal edin. Belli bir düzeyde, beynimiz gerçek (kendinize sarılmanız) ve hayali (düşündüğünüz kişi) arasında ayrım yapmaz, bu nedenle kendinize sarılma fırsatını değerlendirin, vücudunuzdaki tüm tatlı hisleri hissetmek için kendinize zaman ayırın. Kendinize sevgi, nezaket, anlayış, güven , hatta neşe verin… İhtiyacınız olan her şeyi kendinize verin. Unutmayın, sevginin kaynağı içinizdedir. Tek yapmanız gereken kalbinize ulaşmak ve sevecenlik hormonlarıyla dolmak! Siz çok değerlisiniz. Değerinizi anladıktan sonra başka değerleri daha net görmeye başlayacaksınız. Bu netlik sizi sisli yollardan koruyacaktır.
Etingü Dönmez Durgun
Psikoterapist & Pozitif Psikoloji Uzmanı