Çoğu insanın ve psikologların düşüncelerine karşın günümüzün bilimsel söylem ve tartışmalarına bakarsak, artık psikolojinin doğa bilimlerinin bir parçası olduğu gerçeği saklanamaz bir düzeye gelmiştir. Bir bakıma her psikoloğun bir doğa bilimci olmakla birlikte yeniden psikolojinin ne olduğu meselesi ile ilgilenmek zorunda kaldığını söyleyebiliriz. Bu açıdan da çağımızın en önemli tartışma konusu haline dönüşen bu bilim dalı daha doğrusu yeni bir kültür yaratımı için bir iddiası olan psikolojinin insan davranış, düşünce ve duygularının sürecini izleme ve gözlemleme faaliyetine girişmesi onu bir bakıma disiplinlerarası güvenilir bir yere konumlandırmaktadır.
Aslında psikoloji salt ve tek başına bir dal olmaktan çıkarak, biyoloji, matematik (Testler ve beyinle ilgili çeşitli ölçümler) bilimi ile iletişim kurarak bir bilim dalı olma yolundadır. Onun iddiası kültürel değişime uğrayan insanı ve onun çevresini anlamaktır. Diğer yandan psikoloji, insanın yetişme ve büyüme süreçlerinde ki değişim ve bu değişimlerde elde ettiği yeti ve becerilerin hangi koşullarda ve çevresel faktörlerin etkisinden kazandığını da araştırır durumda olduğunu gözlemlemekteyiz.
Psikoloji böylece doğa bilimleri ile tıp- biyoloji ve fizikle temas halinde iken sosyoloji -antropoloji ve felsefe – dil bilimleri ile de temas ve sıkı ilişki içindedir. Psikolojinin nesnesi öncelikle insan ve onun çevresi iken doğanın bir uzantısı olan canlı hayat içinde ki insanın üretim ve ilişkilerini gözardı ederek gözlemleme yapamaz. Bu açıdan insan, bir şeyi niçin ve nasıl arzuladığını araştıran bir varlık olarak psikolojinin konusu iken bir şeyi ne için yaptığını bulmaya çalışırken de felsefe alanında incelenmesi gereken bir sorundur. “Ne” sorusu ve “Ne yapmalı” bir felsefe sorusu ve “Nasıl yapmalı” bir psikolojik sorudur.
Sonuç olarak psikoloji bir bilim dalı olarak da psikanalitik felsefenin de en temel gücünden faydalanarak bugünlere geldiğini vurgulamak durumundayım.
Psikoloji bir bilim olarak doğa bilimlerinin bir alt dalı iken, sosyal bilimlerin içinde sanat ve güzeli bulmaya çalışan bir bilim dalı olarak da anlaşılmasını öneriyorum. Bu önerinin bir tartışma konusu olarak bilimsel günlük eleştirinin bir parçası olabileceğini düşünme ümidini taşıyorum.
Uzm. Psikoterapist Eğitmen Şükrü Alkan